Mercedes Sosa yı ilk kez, haberlerde ölüm haberi verildiğinde duydum. Her anlamda hayal edebileceğiniz en kötü durumdaydım. Ölüm haberi verilirken,“Teşekkürler Hayat” şarkısının kısa bir bölümünü izledim. Etkileyici bir andı. Tutkusu, olağanüstü varlığı ve karizması beni derinden etkiledi ve bu kısacık melodi yaşamımı değiştirecek bir yolculuğa çıkmama sebep oldu.
Internet te Mercedes Sosa yı dinlemeye ve izlemeye başladım. Başlangıçta bunu sadece kendi huzurum ve iyileşmem için yaptım. Onun hakkında bir kitap yazma fikri ve onunla karşılaşmamın yaşamımı nasıl etkilediği üç yıl sonra benim için gerçekten işe yarayan ve kişisel bütünlüğe giden bir yol keşfettiğimde ortaya çıktı. Deneyimimi destekleyen bilimsel kanıtlarda vardı.
İç sesimi dinleyerek, Mercedes Sosa ile bir anne figürü olarak bağlantı kurmaya başladım. Sezgisel olarak, onun gözlerini, çocukluğumda kaçirdığım şeyleri yansıtan bir ayna gibi kullanmaya başladım.Onun gözlerinde, bir annenin bakışlarını gördüm, “senin kim olduğunu görüyorum ve benim gözümde sen harikasın” diyen bakışlarını. Kişilerarası Nörobiyolojik araştırmalara dayanarak, başkalarıyla bağlantı kurmanın, kişisel büyüme ve kişilerarası bağlantı kurmadaki sonuçlarıyla ilgili bilgilerimi ortaya koydum ve bunun, Mercedes Sosayla benim aramda olduğu gibi, hayali ilişkilerde bile gerçekleşebileceğini gösterdim. Kitabın psikolojik bölümleri için,Yeni Zelanda Auckland daki “Insight Focused Therapy” den destek ve ilham aldım.
Ancak, Mercedes Sosa yı görmeden, tanımadan ve İspanyolca yı anlamadan bu kitabı nasıl yazabilirdim? İspanyolcayı anlamamak beni, tüm duyularımı kullanmaya zorladı. Bu kitapta Mercedes ile ilgili sunduğum bilgilerin çoğu, onunla altı yıl boyunca neredeyse her gün kurduğum bağlantı, sesine verdiğim dikkat, ifadelerine, hareketlerine, diğerleriyle nasıl iletişim kurduğuna bakarak ve gözlemlerimin benim üzerimdeki fiziksel ve psikolojik etkilerine göre ortaya çıktı. Bu süreç, gerçek hayatta birini tanıma sürecimiz nasılsa öyle bir süreç oldu. Eğer birini tanımak istiyorsak, onunla uzun zaman geçirir ve onun yerinde olmanın nasıl bir şey olduğunu anlamak için elimizden gelenin en iyisini yaparız. Mersedes Sosa yı seyircilerin on dakika ayakta alkışladıkları sahneyi anlattığım pasajda, ayağa kalktım, gözlerimi kapadım, konserdeki alkışları dinledim, ve eşim bana ne yaptığımı sorana kadar Mercedes mişim gibi davrandım.
Neredeyse 9 yıl süren bu, iyileşme, düşünme, izleme,araştırma ve yazma sürecinden sonra oldukça heyecanlıyım ve sonunda sizlere, kendine özgü yeteneğini ve olağanüstü kişiliğini kullanarak tüm kıtayı etkileyen ve ölümünden sonra bile hayatımı saran bu şaşırtıcı kadını tanıtıyorum. Umarım kitabı okumaktan keyif alacaksınız. Eğer keyif alırsanız bunu diğerleriyle de paylaşırsanız sevinirim.
Anette Christensen
Anette Christensen, Danimarka'da doğup büyümüş ve kariyerine uluslararası hayır programları geliştirerek başlamıştır. Kolejlerde dil öğretmenliği yapmış, daha sonra da eşiyle birlikte bir seyahat acentesi ve bir emlak bürosu açmıştır. Şimdi, yarı emekli olarak Türkiye'de yaşıyor, Kişisel Gelişme üzerine odaklanıyor ve yazıyor.
Anette yıllarca dünyanın birçok yerine seyahat etti. Değişik kültürlerle olan deneyimi, yaşamında, kendine özgü farklı bakış açısına sahip insanlarla etkileşime girmesini sağladı. Başkalarından öğrenmeye hevesli ve başkalarının farklılıklarını kucaklamayı seven bir kişiliktir. Her bireyin içinde var olduğuna inandığı biricikliğe odaklanır.
Anette Christensen Mercedes Sosa nın ölümünden hemen sonra bu etkili ve önemli Arjantinli şarkıcıyı keşfetti. Sosa'nın sesi ve varlığıyla büyülenen Anette, kendini Sosa'nın müziğine ve yaşamına kaptırdı. Bunu yaparken, herkes tarafından erişilebilen kişisel iyileşme yolunu keşfetti.
Anette, Sosa kitabında, başka bir kişiyle bağlantı kurmanın insanı nasıl büyüttüğünün bilimsel temellerini araştırırken, şarkıcının hikayesini de paylaşıyor. Bu Anette'in sezgisel olarak keşfettiği bir şey. Mercedes Sosa – Umudun Sesi Christensen'in ilk kitabı ve yaklaşık yedi yıldır yazım aşamasında. Tamamen yaşanmış bir hikayedir ve Christensen'in yetenekli bir hikaye anlatıcısı olduğunu gösterir. Bir Danimarkalı olarak İngilizce yazmak ve kaynakların çoğunun İspanyolca olması, yazarın geri adım atmayan ve tuttuğunu koparan biri olduğunu gösteriyor.